Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ön Yargılar Kötüdür

Resim
  Ön yargılar kötüdür. Doğru olanı seçmemize yarasa bile bizi öğrenebileceğimiz şeylerden ve edinebileceğimiz tecrübelerden alıkoyuyor. Hayatımızda yarattığı kötü sonuçlar bir yana daha genç firmalar için de büyük bir problemdir tüketicinin önyargıları. Hele yeni bir firmanın yıllarca tekel olan bir markayla rekabet etmesi daha da zordur. Arkasından onlarca peçete markası çıkmasına rağmen "Selpak" istemeye devam ediyoruz.  Carlsberg firması da bir bira markasının yapacağından daha farklı bir reklam hazırlamış,mesajı açık ve net. Daha önce de değişik reklamlar ve panolar paylaşmıştım. Şüphesiz ki markaların iletişim şekilleri ve reklamların geçirdiği evrimi takip etmek ilgimi çekiyor.

Twitter Fenomenleri

Resim
  Twitterla birlikte hayatımıza giren twitter ünlüleri daha bilinen şekliyle fenomenler 5. Bilişim Teknolojileri Zirvesinde Twitter Ünlüleriyle +140 karakter adlı paneldeydiler. Panelin konukları hepimizin takip ettiği ya da retweetler sayesinde tanıdığı Taci Kalkavan,Falanca ve Argostroloji idi. Twitter fenomenleri kimdirler, ne yaparlar,bütün gün twitterın başında mı dururlar gibi soruları yanıtladılar.   Sohbet havasında geçen panelde en çok vurguladıkları şey "sıradan vatandaş" olduklarıydı.Günlük yaşantılarının aslında bizimkinden pek de farklı olmadığını ve sabahtan akşama kadar twitterın başında durmadıklarını anlattılar. Fenomenlerin fenomen amacıyla twitterı kullanmaya başlamamışlar ve o amaçla tweet atanların genellikle fenomen olamamışlar. Bilinenin aksine gayet mütevazı insanlardı. Twitterdaki popülerliklerinin ekmeğini yemiyorlar mı tabi ki yiyorlar;ünlülere sosyal medya danışmanlığı yapıyorlar ama yine de ünlülerin sosyal medyayı kullanma şeklinden pek memnun

Bonus

Resim
 Son zamanlarda reklamcılık adına yapılan en kötü iş şüphesiz dizi içine yerleştirilen reklamlar. Sırf bilboardlardaki reklam görünsün diye 2-3 dakikalık alakasız sahneler ekleniyor ya da ana karakterlerin düşünceli halde yürüme sahneleri uzatılıyor. Bu şekilde subliminal bir etki yaratıyor olabilir ama reklamlar gözümüze sokulduğundan sadece itici bir etki yaratıyor.    Televizyonun reklam konusunda egemenliğini yitirdiği şu dönemde büyük bütçeler harcanarak çekilen reklam filmleri eski yaratıcılıktan hayli uzak. Belki de eskisi kadar televizyona bağlı yaşamadığımızdan şu anki reklamları çok sıkı takip edemiyoruz. Aklımda kalan en  yaratıcı Türk reklamlarından biri şüphesiz rahmetli Aysel Gürel ve Deniz Akkaya'nın oynadığı kredi kartı reklamı. Eminim bu reklamı hemen hatırlayacak ve benim gibi gülerek izleyeceksiniz.(Bunun Aysun Kayacı-Aysel Gürel versiyonunu daha net hatırlarsınız.)   Gelelim "print-ad"lere. Bilboardlar ve gazete,dergi reklamları bir reklam filmi

GereksizApp

Resim
Hayatımıza girdiğinden beri ne kadar çok işimize yaramıştır şu akıllı telefonlar. İnternetten sonra en büyük nimeti applicationları. Gereklileri kadar gereksiz de bir sürü application mevcut app storelarda. Bildiğim ve gördüğün en amaçsız applicationlar; 1-Hold On Bu uygulama kullanıcının parmağını en fazla ne kadar süre ekranın üstünde hareketsiz tutabildiğini ölçüyor. Issız bir adada elimde sadece bu uygulama yüklü bir telefonum olsa deneyebilirim ancak. 2-Virtuel Zippo Lighter Zippo hayranlarını çeker ümidiyle yapılmış olmalı bu application ama bence amaçsız bir uygulama olmaktan öteye geçemedi. 3-HolyBible Bu isimle pek çok İncil içeriğiyle alakalı application var o sebeple orjinal adından emin olamadım. Saçma filmler serisinin bir parçası olan "Friends with Benefits"te gördüğüm bir sahnedendi bu uygulama. İnsanların birbirine inanması için iPhone'a el basmaktan fazlasına ihtiyacı olmalı sanırım. 4-Kissing Test Düşünm

KOKU

Blogum.com dergisi ekim sayısında yayınlanan yazım bir kez de kendi blogumdan paylaşmak istedim ..........................................................................................................................................     Sadece tek bir duyuya sahip olma şansın olsaydın hangisini seçerdin? Zaman zaman düşündüğüm, zaman zamansa başkalarına sorduğum içinden çıkılmaz bir soru aslında. Duyularımızla algıladığımız dünyanın gerçekliği asla ispat edilemez olsa da biz kabul ettiğimiz dünyayı bu 5 duyumuzla algılıyoruz. Bu yetilerinden birini ya da daha birkaçını kaybedenlerin belki de tek şansları seçme şansının kendilerine bırakılmamış olması. Hayatımız boyunca böyle bir soruyla karşılaşmayacağımızı düşünerek "görme" yanıtını verenlerdenim ben de. Muhtemelen sezgisel ve mantıksal bir yanıttan daha çok pragmatik bir yaklaşımla verilmiş bir cevaptır bu. Çünkü dünyayla bağlantımızı en çok gözümüzle kuruyoruz. Ya da bizim farkında olduğumuz kısmı bu. Beni bu konuda

Sugar Pie

Resim
 Benim gibi yazı ve sıcağı,soğuğa tercih eden bir insansanız uzun süren yazın ardından bu havaları kabullenmekte zorlanmışsınızdır. Havaların soğumasının sebep olduğu mutsuzluğuma bir de vize haftasının stresi eklendi. Bu şeker gibi klip ve sıcacık şarkıyla biraz ısınırız belki diye düşündüm. ................................................. Please don't let them talk behind our backs Honey, don't let them start debates like "Would you choose love or money?" Let's laugh at those who thought we were not gonna last Let’s put a few "ha-ha-ha"s after quoting a sarcasm And if they ask I'll say "of course we're still in love" Not becauase we're not, but because we really are .........................................................

Uzun Hikaye

Resim
  İtiraf ediyorum Bayram tatillerini herkes gibi çok seven biri değilim. (Kısa bir Avrupa turu yapıyor olsaydım durum farklı olabilirdi.)  Uzun zamandır sinemaya gitmemiştim ve en izlenebilir gelen film "Uzun Hikaye"ydi. Dürüst olmak gerekirse beklentilerimi fazla yüksek tutmadım,biraz zaman geçsin yeterdi. Konusunu bile bilmiyordum girerken. Salon 3'ün kapısından girerken sinemaların neden bu kadar pahallı olduğunu düşünüyordum sadece;he bir de arkalardan yer kalmadığı için önlerden aldığımız yerlerin ne kadar "önlerde" olduğunu.  Kısaca Uzun Hikaye tren yolunda başlayan ve tren yolunca biten bir hikaye... Film vizyonda olduğu için ve gitmenizi şiddetle tavsiye ettiğim için bu yazı hiç bir spoiler içermeyecektir.   Adaleti ve eşitliği savunan ve bunu gittiği tüm köy ve kasabalarda sağlamaya çalışan Ali(Kenan İmirzalıoğlu) yazmaya "L" harfi bozuk bir daktiloyla başlar. Hikayenin başında karısına ve çocuğuna olan aşkıyla tanıdığımız Ali'nin bi

SÜRPRİZ

Resim
Uzun süredir bekliğim an nihayet geldi,yazdığım yazı birkaç ay önce yayına giren blogumdergisi.com'da yayınlandı. KOKU başlıklı yazımı umarım beğenirsiniz.Diğer yazılara da göz atmanızı tavsiye ederim. http://issuu.com/blogum/docs/ekimsayisi/33

284-Bir Gezi Yazısı

  Uzun ihmallerimin ardından yeniden bilgisayarımın başına oturdum nihayet. Hazır Edirne'den yeni dönmüşken oturup bir şeyler yazayım bari dedim. Edirne'ye gidiş amacım bir dost ziyaretiydi. Bol eğlenceli ve biraz hüzünlü 3 günlük kısa bir geziydi. Tadı damağımda kaldı derler ya aynen öyle oldu benim için. Yediğin içtiğin senin olsun bize gezdiklerini anlat diyeceksiniz ama ben yediğimi içtiğimi de gezip gördüklerimi de kısaca anlatmak istiyorum  Cuma sabahı başladı yolculuğum.Uzun yol seven biri olmadığımdan yalnız yolculuk hiç hoş gelmedi haliyle. İlginç yolcuları ve her taraftan yükselen Demet Akalım müzikleriyle 4 saatlik yolculuğum Edirne Otogarında sona erdi. Ardından 5 dakikalık mesefede olan üniversiteye attım kendimi böylelikle akademik yılımı Trakya Tıp Fakültesi'nde açmış oldum. Arkadaşım Ece tek tek tüm arkadaşlarıyla tanıştırdı.Allahtan Facebook denen meret var da tanışma faslı hiç de zor geçmedi benim için.    ( Küçük bir not:Benim kesinlikle tıp okuyanlara

filmekimi

Resim
   Sinemaseverlerin merakla beklediği, ekim ayına hareket katan etkinlik Filmekiminin tarihi belli oldu. İksv resmi sitesinden önce ben duyurayım bari; bu sene Filmekimi 29 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. Filmekimi geçen sene İstanbul'dan sonra İzmir,  Bursa, Konya, Trabzon ve Diyarbakır' da da sinemaseverlerle buluşmuştu. Bu sene de festival İstanbul dışına çıkacak.   Geçen sene iki filme bilet alabilmiştim. Biri Beyoğlu Sineması 'nda diğeri ise Maçka G-Mall sinemasındaydı. Beyoğlu sinemasına yağmurlu bir pazar sabahı koşa koşa gitmiştim de son dakikada yetişebilmiştim filme. Enteresan bir filmdi "ADA". Filmden çıktığımda beğenip beğenmeme konusunda bir kanaata varamadığımı hatırlıyorum. Bilet aldığım diğer film neydi hatırlayamıyorum çünkü o gün hasta yattığım için gidememiştim Maçka'ya.   İlginin git gide artığı film ekiminde bilet bulmak daha doğrusu bilet kapmak hiç de kolay olmuyor maalesef (tabi Lale Kartınız yoksa). Yıl içinde gi

Deli Değilim

  20 Ağustos 2012 Saat gece yarısını bilmem kaç dakika geçmiş...        Yazmak deli işi. Sağlıklı ruh haliyle yapılacak bir iş değil  -bazı yazarları okudukça anlıyorum-. Bense anlatıyorum sadece; gördüklerimi, okuduklarımı, izlediklerimi ve dinlediklerimi. Saat belki gece yarısını geçmiş bir şeyler karalıyorum defterime, yaptığım iş bir şeyler anlatmaya çalışmak. Ben yazmıyorum,deli değilim ki yazabileyim.Çok normalim hatta gereğinden fazla normalim. Bu kadar delinin bir arada yaşadığı bir şehirde çok normal biri olarak delirmemek işten bile değil aslında. Normal olarak yaşamaya çalışıyoruz vesselam.     Satırlar kolay akmıyor.Nasıl anlatırım, nasıl anlaşılırım korkusu var hep. Ben sadece kendim için yazıyorum gibi bir iddianız yoksa ve biraz anlaşılmak için bir şeyler anlatmaya çalışıyorsanız zor olanı seçmişsiniz demek. Seçmişsiniz mi dedim? Pardon sevmişsiniz demek istemiştim.    Ben yazmıyorum,daha doğrusu gerçekten yazamıyorum. Benim düşündüğümü, hissettiğimi yazan biriler

Annie Hall

Resim
  Woody Allen bugüne kadar izlediğim tüm işlerinde beğendiğim bir dahi. Şimdi de "Annie Hall" ile kendine hayran bıraktı beni. Woody Allen kadın erkek ilişkileriyle ilgili tespitlerini kendine özgü tekniğiyle anlatmış.Filmin hiç bir anında sıkılmanıza izin vermiyor; kimi zaman kameraya dönüp sizinle konuşuyor kimi zaman sokaktan geçen tanımadığı insanlarla.   Canlandırdığı Alvy Singer karakterine gelince tam bir New York aşığı. Annie'yle ilişkisini mükemmel yürütemeseler de Alvy'nin ona karşı çok derin bir sevgisi vardı (tabi Annie'nin de ona). Çoğu ilişkinin geçtiği geçtiği yollardan geçtiler onlarda.Alvy hem boğucu derecede Annie'nin hayatını yönetmeye çalışıyordu hem de onun kendine güvenmesini ve şarkı söylemesini sağladı.    İlgimi çeken diğer bir ayrıntı Alvy'nin Annie'yle kavga ettikten sonra "En iyi faşist diktator Adolf Hitler." diye bağırmasıydı. Gerçekte de Yahudi olan Woody Allen 'ın Alvy'si de bu konuda hassas b

Eller de Yalan Söyler

Resim
   En çok güvendiğin duyun hangisi? Duyduğuna mı gördüğüne mi yoksa dokunduğun şeye mi gerçekten inanırsın? Görmeden inanmam deriz bazen (sanki gördüklerimizin gerçeği kesin yansıttığından eminmişiz gibi.) Hayır hayır felsefe yapmayacağım anlatacağım şey bilimsel bir araştırma aslında. Ancak bilimsel bu araştırma idealizm teorisini destekler nitelikte...       Deney kısaca şöyle; deneğin eli görünmeyen bir yüzeyin altında dururken yüzeyden plastik bir el görünüyordu. Araştırmacılar plastik ele yumruk atmaya başladılar. Denekler ellerini çektiklerinde kendi elleri sandıkları plastik elin hareket etmediğini görünce şaşırdılar.Deneyin sonunda tüm olan bitenin farkında olmayan denekler olanlara mantıklı bir açıklama getiremediler üstelik.       Ehrsson adlı bilim adamının yaptığı bu deney duyularımızın kandırılabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi, işin ilginç olan tarafı ise bilim ve felsefenin bu kadar ironik bir biçimde kesişmesi aslında. Deneylerle ve duyularla algıladığ

İlahi Komedi

Resim
   Bizden farklı bir kültüre sahipler yeri geldiğine birbirimizi anlamakta bile zorluk çekiyoruz anca iş komedi dizisi yapmaya gelince adamlar işi biliyor diyorum kendi kendime. Yıllar önce çekilmiş Amerikan komedileri kim bilir kaç kuşağı daha güldürmeyi başaracak. Bir Türk komedisinin izleyiciyi güldürme süresi maksimum 2-3 seneyi buluyor. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz; yılların eskitemediği komedi dizileri de yok değil ; Yedi Numara ve Sıdıka . Her daim "Olsa da izlesek" dediğimiz türden diziler.      Daha yeni olan ama çabuk benimsediğimiz absürd komediler var ki yenilerinin geleceğini de düşünmekteyim. Absürd dendiğine bakmayın yeri geldi mi taşı gediğine koyuyorlar.İnce göndermelerle başarılı bir iş çıkarıyorlar.       Pek sevmediğim bir olay olsa da bir kaç başarılı uyarlama dizi de yapılmıştı zamanında. Her başarılı dizinin bir uyarlaması yapılmaya çalışılıyor da neden "Friends" in bir uyarlaması yok diye düşünüyordum ki bunun epeyce ütopik bir şey

Run Forrest Run

Resim
    H ay atta her şeyi erteleyen insanlara çok kızıyorum. Bu yüzden de en çok kendime kızıyorum. Hayatı bir durakta beklemek yerine  koşmaya başlamak gerek.Gideceğin yere daha geç varırsın belki; ama beklerken yaşayamadığın anları da yaşarsın. Bazen rüzgarla bir olmayı bazen rüzgarla savaşmayı öğrenirsin koşarken,beklerkense savrulmayı.   Ben de yola çıktım artık. Mutluluğu başkalarından beklemek yerine kendimi mutlu etmeyi öğreniyorum. Mutlu olmayı becerebiliyorum muyum peki? Öğreniyorum dedim ya, henüz koşmayı beceremesem de emeklemiyorum artık yürüyorum. Ara sıra tökezlemeden düşmeden yürünmez tabi. Düştüğünde ya oturup ağlarsın ya da hırsla kalkıp daha hızlı yürümeye başlarsın. İki durumun arasında yaşıyorum ben...   Aynı Forrest'ın hayatı boyunca yaptığı en iyi şey gibi koşmak gerek ardına bakmadan.

Piyano Çello-Rolling In the Deep

Resim
Bu sefer sadece paylaşmak istedim.Kelimelerle bu büyüyü bozmadan....

Vintage Martini

Resim
 Vintage, kelime anlamı eskiyi temsil etse de bugünlerde hayatımızın çok içinde olan bir kelime aslında. Vintage kelimesini pek çoğumuz modayla özdeşleştiriyoruz belki ama sadece giyim konusunda değil arabadan mobilyaya, müzikten fotoğrafa pek çok alanda kullanılan bir terim vintage. Sürekli modernleşmenin iyi olduğunu düşünüp hep yeni bir şeyler yaratmaya çalıştığımız bir dönemde eskinin daha iyi olduğuna kanaat getirildi galiba; her alanda bir "vintage" rüzgarı esiyor.  Eski dediğime bakmayın şimdilerde bu kıyafetleri toplamaya çalışmak hiç de kolay değil. Çok özel butiklerde 2. el olarak oldukça yüksek fiyatlara satılıyor vintage elbise ve çantalar.     Vintage deyince bahsetmek istediğim bir grup var aslında Pink Martini, onların tarzı da "vintage music". 1994 yılında bir araya gelen grup caz, klasik, latin tarzlarını birleştirip bize martini bardağında güzel bir müzik kokteyli sunuyorlar. Müzik zaten evrenseldir ama onlar İspanyolca'dan Yunanca'ya pek

Yaz Günlüğü

Resim
  Yavaş yavaş buharlaşıp yağmur bulutuna dönüşüyoruz bu günlerde.Ama durum vahim hava daha sıcak ve nemli olacakmış ilerleyen günlerde. Hal böyle olunca insan çok fazla hareket içinde olmayı tercih etmiyor. Günün en sıcak saatlerinde dışarı çıkmaktan çok daha güzel bir seçenek kitap ve televizyon. Sabahları Aşkı Memnu ve senaryosunu ezbere bildiğimiz Doktorlar arasında zap yapmak çok büyük bir renk katmasa da hayatıma 6.45'te uyandığım karanlık günlerden daha renkli görünüyor gözüme.Şu sıcak yaz günlerinde elime Kış Günlüğü'nü alıp serinlemeye çalıştım biraz. İyi de geldi hani. " Kar,son günlerde ve son haftalarda o kadar çok kar yağdı ki..."    Ee adettendir yazın sıcağından kışın soğuğundan dert yanmak. Arada kalmış duyguları sevmeyiz ama havanın arada kalmış hallerini pek özledik son bir kaç senedir.Akşam üstü balkonda otururken hafiften ürperip üstümüze ince hırka aldığımız baharları mesela. Bunları bir süre daha özleyeceğimize göre bize de yazın tadını çıka

Yaşamın Tüm Cevapları - Yandex

Resim
    Son zamanlarda gerekliliğinden şüphe ettiğim daha doğrusu Google'ın yerine koyamadığım bir site Yandex. yandex.com ve yandex.com.tr 'nin ana sayfalarının içeriksel olarak farklı olması da Google'da alışmış olduğumuzdan farklı. Bunun sebebi de Yandex'in Türkiye'de ofis açması ve Türkiye'ye önem vermesi tabii. Google+ nasıl Facebook'u geçme konusunda istediği başarıyı yakalayamamışsa Yandex'in de en büyük arama motoru olabilme şansı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Tabi bu konuyu uzmanlarına bırakmak lazım.     Yandex'in bir şekilde ilgimi çekebilmesinin asıl nedeni başarılı bulduğum reklamı. Serbest çağrışımı kullandığı reklamı hem televizyonda hem de internetteki bannerlarda ilgimi fazlasıyla çekti.Hem sade hem de son derece yaratıcı bir reklam olmuş. Ee tabi hoşaf tarifi ararken eşekle karşılaşmak gerçekte hoş olmayabilirdi.

İki Albüm

Resim
   Biraz kitap bakayım derken CD'lerin olduğu tarafa gözüm ilişti.Her ne kadar albüm alma kültürü kalmadıysa da biraz inceledim.İlk dikkatimi çeken Sertab Erener'in albümü Ey Şuh-i Sertab oldu. Sertab Erener'in eski ama unutulmayan şarkıları seslendirmiş olduğu karma bir albüm olmuş.Ardından da dikkat çeken yeni sarı saçları tabi.Yeni imajı dışında albümle ilgili fikri beğendim.Şarkılar kederlendirecek cinsten.Biz Heybeli'de Her Gece,Darıldın Mı Gülüm Bana ve Çile Bülbülüm albümün şarkılarından birkaçı.    Anlaşılan bu yaz rakı sofralarının vazgeçilmezi peynir,kavun,Sertab üçlemesi olacak.    Gözüme takılan diğer albüm ise Maroon 5'ın Overexposed'u oldu. Albümle ilgili en dikkat çekici şey şüphesiz ilginç tasarımlı kapağı.12 şarkıdan oluşan albümü görmeden önce bildiğim tek şarkı Payphone'du (bence en güzel şarkı da o zaten).Ayrıca internette dolaşan çizgi klibi de pek sevimli olmuş.Ama dürüst olmak gerekirse ilk aşamada ısınamadığım şarkılar oldu,belk

Kahve Molası

Resim
  Siz de benim gibi gün içinde kahve içmeden duramayanlardansanız bu yazıyı okumadan önce kahvenizi hazırlamanızı öneririm yoksa okurken yazıyı yarım bırakıp kendinize kahve yapmaya gidebilirsiniz.      Bir içeceğin bu kadar büyük bir kültür yaratması 15. yüzyılda kimsenin aklına gelmezdi muhtemelen. Bugün tüm dünyanın ortak zevki olan   kahvenin serüveni Etiyopya'da başlar, ardından Arap ülkelerine ve daha sonra tüm dünyaya yayılır.    Tabi kahve kültürünün bu kadar evrenselleşmesinde Osmanlı'nın büyük payı es geçilemez.Yemen'den yola çıkan kahve İstanbul'dan geldiğinde Osmanlılar tarafından çok sevilir ve o dönemde kahvehaneler açılır.Ee tabi kahvehaneler zamanla miskinlik yeri olarak algılanınca yasaklanır.17. yüzyılda Osmanlı-Venedik ilişkileri sayesinde Venedikliler kahveyle tanışır ve zamanla kahvenin büyülü tadı tüm Avrupa'ya yayılmıştır.   21. yüzyıla geldiğimizde ise "coffee house" yani bildiğimiz markasıyla Starbucks kültürü yaratılmış insa

Karman Çorman

Resim
  Neyse ki çok geciktirmeden gidebildim Özgürlük Parkı'na. Düşündüm tam 5 sene olmuş parka gelmeyeli.Uzak bir yer olmamasın rağmen hiç yolum düşmemiş senelerdir.Güzel bir vesileyle orada oldum bugün.Evde boş boş oturacağım derken arkadaşım haydi kal gidelim deyince hemen hazırlanıp çıktım.Oyuna biraz erken gidip sıraya girmek gerekiyordu tabi.Etraftaki çoluk çocuğu falan izlerken zaman hızlıca geçti ve sahne ışıkları yandı.Eser gerçekten karman çorman olmuş bir hikayedir aslında; zengin işadamı Mümtaz İşbilir'in kabus dolu bir gününü anlatır. Başarılı oyuncu kadrosunun ortaya koyduğu karakterlerle seyirciyi sürekli güldürmeyi başaran bir oyundu. Sizin de hala zamanınız var. 18 Temmuz'a kadar süren bu festivalden oyununuzu seçin.

Tiyatro Festivali

Resim
   Eğer yaz akşamlarını nasıl değerlendiririm diye düşünüyorsanız size önerim tiyatro olacaktır.Bu mevsimde tiyatro mu diyeceksiniz evet tiyatro.Sezon içinde oynanan tüm oyunlar Kadıköy Özgürlük Parkı'nda saat 21.00'de sahneleniyor.Ücretsiz olduğu için önceden gidip sıraya girmek gerekiyor.Bu haftaki tiyatromu sabırsızlıkla bekliyorum. Tiyatro Programı: http://www.ozgurlukparki.com/index.php/10-kadikoy-belediyesi-tiyatro-festivali.html

Bin Muhteşem Uçurtma Avcısı

Resim
  Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş kitaplarıyla tanıdığımız Afganistanlı bir yazar.Bana göre onun asıl başarısı göç ettiği topraklara başka bir pencereden bakabilmesinden kaynaklanıyor. O, romanlarındaki kahramanların geleneklerini bilerek modern dünyaya aktarıyor. Kaderine terk edilmiş milyonlarca insandan yola çıkarak karakterlerini yaratıyor ve yaşatıyor.  Tarihi ve bu tarihe ait  insanları gözlerinde yaşları biriktirerek anlatıyor.    Bence Hosseini,Emir karakterini kendiyle özdeşleştirmiştir biraz. Amerika'ya göç edip orada yeni bir yaşam kurmasına rağmen ait olduğu topraklardan kopamamıştır Emir. Emir büyük bir hata yapmıştır ve yıllar sonra çektiği vicdan azabını hafifletmek için bir fırsat bulmuştur. Amerika'daki yaşamına topraklarından,canından bir parça götürmüştür.Belki de Hosseini ait olduğu toprakları terk etmek zorunda olmasının duyduğu üzüntüyü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nde iyi niyet elçiliği yaparak azaltıyordur.

Pinterest'ten Seçtiklerim

Resim
Henüz Türkiye'de çok yaygınlaşmış bir site olmamasına rağmen değişik tasarımlarla ve resimlerle ilgilenenlerin ilgisini çeken site Pinterest'ten seçtiğim bir kaç resim.    Eğer manzaradan kendinizi alabilirseniz kitap okumak ya da hayallere dalmak için müthiş bir yer.. Peki sizce bu ev hangi masaldandır Dökülmüş boyasına harika çiçekleri ve fuşya rengi dokunuşlarla harikalar diyarından bir ev..                Cennetin sokaklarında yürümek...  Çocukların bana bile tatlı ve güzel geldiği zamanlar olmuştur..