Much is Better

 İktisat bilimine adım attığınızda ilk öğreneceğiniz şey "Much is better" yani biz bolca tüketmeyi seven canlılarız. Doğamız gereği mi böyleyiz yoksa böyle bir teoriye inandırıldığımız için böyleyiz bilmiyorum ama sonuç olarak "klasik" bir tüketici davranışının daha fazla ürüne sahip olma yönünde bir eğilim gösterdiğini söylüyor iktisat. Oysaki küçüklüğümüzden beri bize "Her şeyin fazlası zarar." derlerdi. Sağlığımızı düşünerek söylerlerdi elbet ama yokluk görmüş bir neslin sözleriydi. Her istediğimize ulaşmaya o kadar çok alıştık ki bir gün elimizden her şeyin alınabilme ihtimalini aklımıza bile getirmeden yaşıyoruz. (bkz: Çikolata kıtlığına 7 sene kaldı)

 20. yüzyılda  popüler kültür bize çok tüketmeyi ve çabuk tüketmeyi öğretti.Yeni olan her şeyde kısa sürede doyum noktasına ulaşmayı, sanatı modayı müziği bile ete kemiğe bürüyüp maddi bir değer biçmeyi öğretti. Bizim zevkimiz olduğu iddia edilen her şeyi gerçekten bizimmiş gibi kısa sürede benimseyip kısa sürede bir kenara atıyoruz. Popüler kültür sadece büyük bir endüstri kurmakla kalmadı, insanların üretim-tüketim dengesini de değiştirmeyi başardı. Ve o kadar çok tüketir olduk ki artık yaşadığımız habitatı bile bitirdik. Bize altın tepside sunulan İstanbul'u taş toprağı altındır diyerek kazdık durduk. Sonuç olarak elimize ne altın geçti ne bir parça nefes alınacak toprak.

Doyumsuz ruhlarımıza...
Much more love is better.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ TAKSİ

Twitter Fenomenleri

Suzan Defter