Erasmus Sonrası - Once is Not Enough

     Aylar sonra erasmusun bitmesine saatler kala bir iki satır yazmak istedim.

     Anlatacak o kadar anı, o kadar güzel şey birikti ki. Eğlendim, gezdim, öğrendim, güldüm, kızdım, sıkıldım, üşüdüm (hiç terleyemedim), özledim, belki de özlendim. Kısacası çok şey sığdırdım şu 5 aya.
5 ayda 8 farklı ülke gördüm; bazıları hayatımda hiç gitmeyi düşünmeyeceğim ya da gitmeye fırsat bulamayacağım yerlerdi. Bir gün Estonya'da ya da Finlandiya'da bulunacağım aklıma gelmezdi mesela. Hoş İsveç'te beş ay yaşayacağım da gelmezdi.

.......
     Benden önce ayrılan bir sürü insan oldu. Güle güle derken üzüleceğim hiç aklıma gelmezdi. Çünkü İstanbul'daki arkadaşlarıma hoşça kalın derken bu kadar hüzünlenmemiştim çünkü 5 ay sonra geri döneceğimi biliyordum. Ama buradakilerin pek çoğunu muhtemelen bir daha göremeyeceğim, her ne kadar hepsi İstanbul'a geleceklerini söyleseler de biz ayrı ülkelerin ayrı kültürleri ayrı yaşamların insanları 5 ay boyunca birlikte yaşamıştık ve bir daha asla bu şekilde bir araya gelemeyecektik.
     Pek çok defa İsveç'ten ve buradaki şehirden şikayet edip durdum. Neden İspanya'da ya da İtalya'da Erasmus yapamadım diye söyledim ama bitiminde buradaki bir arkadaşımın sözünün ne kadar doğru olduğunu anladım; seni mutlu eden mekanlar değil insanlardır.

    Ve 2 gün sonra nihayet İstanbul'a dönüyorum. Hayatımın bir dönemini kapatıp orada bıraktığım hayatıma geri döneceğim. Bir daha hiç yaşanmayacağını düşünmek üzüyor. Keşke hayatımızın en zor en bunaldığımız dönemlerine kısa zamanlı bir Erasmus koyabilsek. Her şeyi bir kenara bırakıp farklı bir hayatı farklı insanlarla yaşamanın bir çeşit yenilenmeydi.

   Neyse burada kısa kesiyorum parça parça bir şeyler anlatmak yetmeyecek, bir kaç gün sonra kafanızı şişirmem dileğiyle..

Son beş ayımdan bir kare: Yer Prag aylardan nisan hava biraz serin...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ TAKSİ

Twitter Fenomenleri

Suzan Defter