24

24 numaralı binaya gelen 14. mektuptu 3 ayda. Bu daireye taşınalı 3 ay olmuştu. Faturalar bile otomatik ödemeye alındığından beri insanların evlerine postacılar uğramaz olmuştu oysaki. Onun bu kadar sık mektup alıyor olmasını eski hayatına borçluydu. Ne aşıkları bitmişti, ne belaları. Bedeni kadar hayalleri de kirlenen bir kadın eski temiz hayatını geri alabilir miydi?

18 yaşında büyük aşkla evlendiği o karizmatik ve zengin adamla mutluluğu uzun sürmemişti.
Şu an 32 yaşındaydı.Bu sürede 2 kez düşük yapmış, kocası tarafından 3 kez aldatılmış- tabi bu gazetelere düşen kısmıydı- ve ilk kez birine aşık olmuştu.

Kocası kendisinden 15 yaş büyük olmasına rağmen 18 yaşındaki bir genç kızın hayallerini süsleyecek kadar yakışıklıydı. Adamsa 30 yılı aşkın süredir her istediğini elde eden biri olarak, herkesin hayallerini süsleyen bir kadınla evlenmişti. Bu sayede kendini kısa süreli bir mutluluğun içinde bulmuştu. Bugüne kadar kısa maceralarıyla yakın çevresini etkilemenin biraz üstüne çıkmak istemiş, hem genç bir kadını elde etmenin hem de herkesin imreneceği bir hayata sahip olmanın onun hırsları için yeterli olacağını düşünmüştü. Zamanla pek çok kadına sahip olmak egosu için yetersiz gelmeye başlamıştı. Her zaman kendi kadını olarak kalacağına inandığı bu kadınları başkalarına sunarak aşağılık bir zevk duyuyordu. En çok Joana'yı sunmaktan zevk alıyordu, her yönden sahip olduğu tek kadındı, hukuken karısıydı.

Joana büyük fedakarlıklarla bu karanlık dünyasından kurtulmuştu. Çok karanlık izbe bir dairede günde 14 saat çalışma pahasına da olsa kendi hayatını tekrar kurabilme umudu, onu hayata tekrar bağlamıştı. Mutlu bir hayat kuramayacağını bilse de geçmişte yaşadığı aşk onu ayakta tutuyordu. Yığınlar arasında duran bir mektup gözüne iliştiğinde tekrar o heyecanı içinde hissetmişti. Geleceğim diyordu adam, o hiç buna umut bağlamasa da.

Sabah 7:45'te masaları silerken gözüne çarpmıştı, eski kocasının haberi. Rezilliği 3. sayfada küçük bir kutuda yer alıyordu. Eski şaşaalı günleri geride kalalı çok olduğundan basının da ilgisini çekmiyordu. Gözlerini sımsıkı kapatıp buruşuk gazete sayfasını göğüsüne çekti derin soluk alıp masa silme işine devam etti. Garip bir huzur hissetti. Artık ağlayıp nefes nefese uyandığı geceler çok azalmıştı. Hala beraber çalıştığı garson dışında arkadaşı yoktu. Eski hayatından kimseye bahsetmez küçük bir köyden geldiğini söylerdi, kimsenin aklına da kadının hayatını kurcalamak gelmezdi.

5 ay sonra ilk kez çalıştığı yere bir mektup gelmişti. Çok yakında geleceğim diyordu. Öncekilere çok inanmamış olsa da bu sefer içi titredi, demek çalıştığı yeri de öğrenmişti. Belki de gizli gizli mahallede onu izliyordu.

Bir gece ona hayat kadını olarak sunulmuştu. Kılına bile dokunmamıştı kadının. Züppe arkadaşlarının kötü bir ikramıydı. Kadının bitkin halini izlemişti loş ışıkta birbirlerini seyrederek geçirmişlerdi geceyi. Birbirlerine hiç bir soru sormadan aslında ikisinin de o odaya ait olmadığını anlamışlardı.

Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra restoranın diğer garsonu koşarak yanına geldi, "Bir adam var kapıda seni görmek istiyor." Kadın önlüğünü çözmekle uğraşamadan koştu, bekleyen adamın elinde gazete vardı. Geçen seferkiyle aynı boyutlarda bir haber. Gazetecilikte bilmem kaç milyonuncu kez kullanılan klişe bir başlık vardı.Kadın elinde gazeteyi şok içinde adamın elinden çekti.
Adam bir adım daha attı kadının kendisine gelmesini beklemeden.
-Sevgilim ben geldim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ TAKSİ

Twitter Fenomenleri

Suzan Defter