Bihter ve Emma

   Aşk-ı Memnu:Aşkı arayan bir aşkın hikayesi. Popüler dizilerimiz de olmasa öğrenemeyeceğimiz edebiyatımızın güzide eseri. Yıllar önce elime almayı denediğim fazlaca uzun betimlemelerinden sıkılıp bıraktığım kitabın günümüz uyarlaması dizisini her yaz sıkılmadan izledim sanırım -bu yaz da öyle olacak gibi görünüyor-. Halit Ziya'nın dönemin şartları altında Madame Bovary ve Anna Karenina karakterlerinden esinlenip kaleme aldığı Bihter karakteri, Madame Bovary'den sonra bana tek bir şeyi öğretti; kadın olmak evrensel bir kimliktir. Metropolde yaşayan ya da köyünde tarlasında çalışan kadın da aslında aynı isteklerin ve tutkuların ürünü.

    Her ne kadar Emma'nın aşırı tutkusu ve hiç bir şeyden memnun olmayan hali zaman zaman okuyucuyu isyan edecek seviyeye getirse de aslında çoğu kadının iç sesidir. Yaşadıkları hayattan kurtuluş olarak gördükleri hayatın da bir zaman sonra istedikleri hayat olmadığını anlayan bu bayanlar aşktan çok yaşadıkları tutkuya bağlanmışlardı belki de.

   İnsanların yaşadıklarının etik olup olmadığını bir kenara bırakarak sadece hissettiklerini anlamaya çalışmak yerine toplumsal doğrularla değerlendiririz insanları hatta karakterleri. Nitekim de iki karakterin sonu da hazin bir son olmuştur. Yazarlarının bile acımadığı bu karakterlere okuyucalar  (hatta dizi izleyicilerinin) tarafından merhamet gösterilmesini beklemek fazla iyimser bir tavır olurdu. Dışarıda bir hayat vardı onlar için ama gösterilen hep parlak ışıklı tarafıydı bu hayatın. Diğer insanların da onlar gibi üzülüp acı çektiğini düşünmeden bu parlak ışıklara aldandılar, daha fazlasını isteyip mutsuz oldular. Aynı benim gibi,aynı sizin gibi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GALAKSİ TAKSİ

Twitter Fenomenleri

Suzan Defter